26 Eylül 2008

Türkiye'nin Futbol Haritası


Bill Turianski halt etmiş. Öyle iki logo koymakla olmaz bu işler, detaylı bir röntgen çekmek gerek diyerek varlığımızdan haberdar olmamasını fırsat bilip, arkasından atıp tuttuktan sonra çalışmamızı paylaşabiliriz.
Böyle bir harita bize ne sunar diye uzun zamandır merak ediyordum. Açıkçası çok da fazla bir anlam ifade etmedi. Birkaç istisna dışında ortaya tipik Türkiye gelişmişlik haritası çıktı. Batının çoğu haritada, Akdeniz ve Karadeniz hatırı sayılır bir alan kaplamış, İç Anadolu’nun doğusu biraz dominant ve Güneydoğu’dan iki numune temsilci var, Doğu Anadolu Bölgesi çoğu konuda olduğu gibi bembeyaz ve pasif görünüyor. Nedenleri hepimizce malum veya tartışılır, konumuz bu değil. Haritadaki yeşil şehirler Süper Lig’e, maviler Bank Asya 1.Lig’e, turuncu olanlar ise her iki lige birden takım gönderen şehirleri temsil ediyor.
18 takımlı Süper Lig’in 8 takımı İstanbul ve Ankara’dan. İstanbul’un zaten Süper Lig’de 3 takımlık değişmez bir yeri var, dolayısıyla bu konu hakkında konuşmaya gerek yok. İstanbullu dördüncü Süper Lig takımı Büyükşehir Belediyespor ise geleceği meçhul bir takım, şimdilik Kadir Topbaş’ın sağladığı belediye desteği ile hayatını sürdürüyor, önümüzdeki seçimlerden sonra başına herşey gelebilir, gelmeyebilir de. Ankara ise 1.Lig’de takımı yok diyerek Türkiye Kupası şampiyonu Ankaragücü’nün Kenan Evren tarafından 1.Lig’e çıkarıldığı günlerden, Süper Lig’e 4 takım yolladığı günlere geldi. Ortada bir başarı varmış gibi görünse de bu takımlardan sadece ikisi, Ankaragücü ve Gençlerbirliği Süper Lig’i izleyenlerin içine siniyor. Hacettepe, Cavcav’ın bir takım daha dursun günün birinde lazım olur kontenjanından, Ankaraspor ise Melih Gökçek’in oğlu canlı FM oynasın kontenjanından Süper Lig’de. Sözlerini tutarlarsa Ankaraspor’un geleceği de pek parlak değil, daha doğrusu geleceği falan yok. Üçüncü büyük şehir İzmir ise Bank Asya 1.Lige gönderdiği iki takım Altay ve Karşıyaka ile yetiniyor. Buradaki İstanbul takımları sempatisini düşününce bunun bile büyük başarı olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz sezon Galatasaray şampiyon olduğunda İzmir sokaklarında yapılan kutlamalar Mecidiyeköy’ü bile geride bırakmıştı. Tabii kutlamaları yapan bu taraftarların(!) %90’ı hayatında Ali Sami Yen Stadı’nı görmüş değil, geriye kalan %10 ise yılda bir kez görüyor olabilir, TV taraftarları yani, neyse konumuz bu da değil. Nüfus yoğunluğu ile kıyaslandığında çok da ilginç bir sonuç sayılmaz ama bahsettiğimiz lig Türkiye’nin en üst düzeydeki futbol ligi, Türkiye’nin Ligi’nde görüldüğü üzere Türkiye falan yok. Sadece kısıtlı bir azınlık bu ligin güzelliklerinden (aynı zamanda çirkinliklerinden) faydalanabiliyor. Marmara ve İç Anadolu bölgeleri bu konuda biraz daha şanslı. Bir zamanlar fırtına gibi esen Karadeniz futbolundan ise geriye tek temsilci ağır abi Trabzonspor kalmış. Geçtiğimiz yıllarda Karadeniz takımlarının Trabzonspor’a “yattığına” dair söylentiler dolaşırdı. Bu yıl ligde hiçbir Karadeniz takımı olmadığına göre Trabzonspor’un göstereceği başarı bu düşüncede olanların fikirlerini değiştirebilir. Karadeniz futbolunun çöküşü pek tabii ki büyük ölçüde maddiyata dayalı. Bir zamanlar 1.Lig’de liderliğe kadar yükselmiş olan Zonguldakspor Amatör Küme’ye kadar düştü. Kömür artık para etmiyor, imkansızlıklar da mazisi ne olursa olsun kulüplerin belini büküyor, Göztepe örneğinde olduğu gibi. Tabii Göztepe’nin şirketleşmenin çok kötü bir örneği olduğu gerçeği de ortada, bu bağlamda Zonguldak ve Göztepe’yi birbirinden ayırmak gerekiyor.
Avrupa’da nüfus ile birlikte gelir dağılımının da ülkemize göre daha adil olduğu düşünülürse liglerini oluşturan takımların neredeyse hepsinin farklı şehirlerden gelmiş olmasına şaşırmamak gerek. Bu sayı nadiren 2 veya 3 olabiliyor, istisnalar yok değil.
Hollanda ligi Eredivise’de sadece Rotterdam iki takım ile temsil ediliyor; Feyenoord ve Sparta Rotterdam.
Bundesliga’da Ruhr bölgesi takımları önemli bir yer işgal ediyor olsa da (Dortmund, Schalke, Bochum, B.Monchengladbach, Leverkusen, Köln) herhangi bir şehrin iki takımı mevcut değil (Almanya’nın köyleri bile bizim şehirlere on basar diyenlere selam olsun).
La Liga’da Madrid’den 3 takım; Real, Atletico ve Getafe, Barcelona’dan 2 takım; Barça ve Espanyol ve Sevilla’dan yine 2 takım; Sevilla ve Betis bulunuyor.
Serie A’da Milano’dan 2 takım;Milan ve Inter, Torino’dan 2 takım;Juventus ve Torino, Genoa’dan 2 takım; Genoa ve Sampdoria ve Roma’dan 2 takım;Roma ve Lazio bulunmakta.
Premier Lig’de de ciddi bir bölgeler savaşı söz konusu. Şehirlere indirgediğimizde Londra’dan 5 takım;Arsenal, Tottenham, West Ham, Fulham ve Chelsea, Liverpool’dan 2 takım;Liverpool ve Everton ve Manchester’dan 2 takım;Manu ve City arz-ı endam ediyorlar.
Ligue 1 de her şehirden bir takım felsefesine sahip liglerden birisi hatta Monaco gibi bir şehir-devlet takımları bile var.
Arjantin Ligi’nde de bir bölge-şehir ikilemi var. Bu ligde de Buenos Aires’ten 7 takım; River Plate, San Lorenzo, Boca Juniors, Argentinos Juniors, Nueva Chicago, Velez Sarsfield, Huracan,
Gran (Greater) Buenos Aires bölgesinin geri kalan sınırları içinden de 7 takım ; Racing, Gimnasia de La Plata, Chacarita, Independiente, Lanus, Estudiantes de la Plata, Banfield bulunuyor. Arjantin nüfusunun üçte birinin Gran Buenos Aires bölgesinde yaşadığını da belirtelim.
İrlanda Premier Ligi’nde de 12 takımın 5’i Dublin’den ; Bohemians, Shamrock Rovers, Shelbourne, St Patrick's Athletic ve UCD.
Tekrar ülkemize dönerek olaya biraz da nüfus dağılımı açısından bakalım.
Süper Lig takımlarının şehirlerinden en fazla nüfusa sahip şehri yazmak abesle iştigal olur. 2007 Nüfus Sayımına göre en az nüfusa sahip şehir ise 638.464 nüfusu ile Sivas.
2.006.650 nüfusu ile Adana, 3.739.353 nüfusu ile İzmir, 1.460.714 nüfusu ile Diyarbakır, 1.595.938 nüfusu ile Mersin ve 1.523.099 nüfusu ile Şanlıurfa Süper Lig’e takım gönderemeyen en büyük şehirler olarak dikkat çekiyorlar (Bu arada istisnasız bütün şehirlerde kadın-erkek nüfusunun birbirine eşit denebilecek derecede yakın olması bize çok ilginç geldi).
Ülkemizde Süper Lig maçlarını stadda canlı izleyebilen şehirlerdeki toplam nüfus 30.403.089. Bu sayıdan 12.5 milyonluk İstanbul’u çıkardığınızda maç izleme imkanı olanların sayısının nüfusa oranla ne kadar az olduğu daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Haritadaki dağılıma baktığımızda Bank Asya 1.Lig için yapılan “Türkiye’nin gerçek ligi” yakıştırmasının da haklı olduğu görülüyor. Daha düzgün bir dağılım var ve şampiyonluk kovalayan takım sayısı çok daha fazla. Kasımpaşa’nın düşmesi ve Güngören Belediyespor’un çıkması ile ligdeki İstanbul takımı sayısı 3 oldu. Kayseri ve Gaziantep de Süper Lig’deki takım sayısını ikiye çıkarmaya çalışan iki şehir. Bolu ve Karabük’ü de katarsak bu ligde ciddi bir Karadeniz havası hakim. Egeliler de Bank Asya’nın müdavimlerinden. Adana, Bank Asya’da iki takımla temsil edilme şansını Güngören’e kaptırdı. Geçmişin iki efsane takımı Adanaspor ve Adanademirspor toparlanma çabası içinde ama onların da maddi sorunlar ile başı dertte. Adanaspor başkanı Bayram Akgül kararlı, saygın duruşu ve yaptığı olumlu işler ile dikkat çekiyor ki bunun semeresini de almış durumdalar. Adana’da askerlik yaptığım dönemde Gazipaşa’dan geçip stadyuma giden hem Adana hem Adanademirspor taraftarlarının takımlarına ne kadar bağlı olduklarını ve ne kadar renkli bir tribün hareketi oluşturduklarını görme fırsatım olmuştu. Stadyumun şehrin merkezinde olmasından dolayı da hemen hemen her hafta sonu böyle güzel görüntüler oluşuyor. İki takım da Süper Lig’e ziyadesiyle renk katar ama bazı şeyler temenni ile olamıyor maalesef.

Peki özellikle Şırnak ve Zonguldak’ın dikkat çektiği aşağıdaki harita ne ifade ediyor olabilir?
Aslında bu haritadaki şehirler biraz benim kendime göre düşündüğüm kriterlerin boşluklarından faydalandılar. Buradaki şehirlerde en az 1000 kişilik 3 veya daha fazla stadyum var. Parantez içindeki sayılar ise o şehirdeki profesyonel takım sayısını ifade ediyor. Geçtiğimiz yıl 65 olan 3.Lig kulüp sayısı bu yıl 50’ye düşünce Cizrespor gibi bazı takımlar bu azalmadan nasibini almış ve haritada kendine yer bulan Şırnak’ın profesyonel bir takımı kalmamış, Zonguldak da aynı şekilde.
Tribün kapasitesi kabul edilebilir düzeyde olan stadyum sayısı önemli çünkü bu stadyumlarda aynı zamanda amatör lig maçları da oynanıyor. Bu durum da bizlere o şehirdeki altyapı organizasyonu açısından fikir verebilir. Bu altyapı organizasyonlarından genç futbolcular yetiştiği gibi genç teknik adam ve yöneticiler de yetişebiliyor. Kocaelispor başkanı Serhan Gürkan aynı zamanda Amatör Küme takımlarından Çubukluspor’un da başkanlığını yapıyor hatta Çubukluspor’un idmanlarına katılıp bizzat futbol oynadığını da biliyoruz. Bugünlerde aramız bozuk olsa da futbolun temelinden gelen genç bir başkanımız olduğu için şanslıyız. Son kongrede başkanlığa aday olan bir başka isim Sinan Sipahi de uzun zamandır Suadiyespor ile yakın bir ilişki içinde. Kuşkusuz bu örnekleri Türkiye genelinde çoğaltmak mümkün. Haritada nüfus yoğunluğu düşük, dolayısıyla takım sayısı az olan bazı Süper Lig şehirlerini göremiyoruz. İstanbul çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da bir cennet. Ankara, İzmir, Trabzon, Bursa ve Kocaeli de dikkat çeken diğer şehirler. Nüfus çoğaldıkça futbol sevdalısı genç erkek sayısı da doğru orantılı olarak çoğalıyor. Nüfus/stad orantısında en başta gelen şehrin Trabzon olduğunu da söyleyebiliriz. Tam anlamıyla bir futbol şehri ve bunun meyvelerini uzun yıllardır yemeye devam ediyorlar. Ahmet Çakar Trabzon’u, merkezden uzak, üst sıralara oynayan bir sahil şehri olmasından dolayı Fransız Bordeaux takımına benzettiğini söyler. Altyapı anlamında da Bordeaux’dan geri kalmıyorlar. 8 profesyonel takıma sahip İzmir’in 2 takımı Bank Asya’da diğerleri daha alt liglerde. Çalışmanın sonucu İzmir futbolunun Metin Oktay’ı yetiştirdiği günlerden nerelere gerilediğini üzücü bir şekilde ortaya koyuyor.
Diğer ülkelerdeki coğrafi dağılımı merak edenler Bill Turianski’nin sitesini ziyaret edebilirler. Adam hakkında konuştuk o kadar, yazının sonunda hakkını verelim.

Kaynakça:
Billsportsmap
Guardian
TFF
Wikipedia
ADNKS 2007 yılı Nüfus Sayımı Sonuçları

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails