07 Kasım 2008

Pele'den Diego'ya


Hayat bazen bizlere öyle şeyler sunar ki bir oyunda ya da bir filmde görsek çok saçma olduğunu düşünürüz. Örnekleri çoğaltmak mümkün, ilk aklıma gelenler olarak, yaşadığımız 17 Ağustos felaketini, 11 Eylül saldırılarını, bir film karakteri olsa canilikte sınır tanımadığı için abartılı bulacağımız Adolf Hitler'i, bir ulusun sıfırdan doğmasına öncülük eden Atatürk'ü, en güncel örnek olarak da "24" dizisinde gördüğümüz şekilde Barack Obama'nın ilk siyahi ABD Başkanı olmasını sayabilirim.
Futbol dünyasında da uğruna filmler yapılabilecek/yapılan hatta bazı filmlerde rol alan birçok isim var. Bu isimlerden en önemli ikisi hiç şüphe yok ki Pele ve Maradona. Rol alanlar kategorisindeki Pele'yi 1981 yapımı Zafere Kaçış filminden hatırlıyoruz. Pele'ye Sylvester Stallone, Michael Caine gibi oyuncuların yanısıra Bobby Moore, Osvaldo Ardiles gibi profesyonel futbolcular da eşlik etmişti. 2.Dünya Savaşı sırasındaki ırk çatışmalarını (daha doğrusu soykırımı) bir futbol maçı üzerinden anlatan bu filmi izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim. Maradona ise yakın zamanda adına film yapılan isimlerden biri. 2007 İtalyan yapımı Maradona-Tanrı'nın Eli , Diego'nun hayatını çocukluğundan başlayarak Tanju Çolak tadında anlatıyor.
 
İyice dağıttığım asıl konu, yazmakta çok geç kalmış olsak da Maradona'nın Arjantin Milli Takımı'nın başına geçmiş olması. Bu görevin ona verilmiş olması, onu az da olsa izleme fırsatını yakalamış bizler için film gibi diyebileceğimiz bir gelişme oldu. Bir Dünya Kupası düşünün, katılan ülkeler ve hocaları şöyle olsun; Arjantin-Maradona, Brezilya-Pele, İngiltere-Bobby Charlton, Hollanda-Cruyff, Fransa-Platini (olmaz ya, hayal işte) Zidane da kabulümdür, İtalya-Roberto Baggio, Belçika-Enzo Scifo, Almanya-Beckenbauer, Portekiz-Eusebio, İspanya-Butragueno, Kolombiya-Higuita, İsveç-Brolin, Danimarka-Michael Laudrup, Macaristan-Puskas ve Türkiye-Metin Oktay.
İş sadece hocalarda bitmeyecek olsa da ne kadar renkli ve heyecan verici olabileceğini tahmin bile edemiyorum. Maradona'nın Arjantin'in başına geçmiş olması bu anlamda futbol adına muhteşem bir olay.
Arjantin Milli Takımı 2010 elemelerinde istediği sonuçları almayı bir türlü başaramadı. Oynadıkları son 8 maçın sadece birini Uruguay'a karşı 2-1 lik sonuçla kazanabildiler ve şu anda 16 puanla 3.sıradalar. Maradona'nın göreve geldikten sonra yaptığı açıklamalardan biri "Arjantin üstü kir kaplı bir Rolls Royce gibi. Temizlenmesi gerekiyor" oldu. Saygınlık ötesi karakteri ile Maradona'nın bu temizliği gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini zaman içinde göreceğiz. Konu ile ilgili açıklama yapan isimlerden biri de Pele idi. İkisi de efsane olsa da aslında iki farklı kutupu temsil eden bu ikiliden iyi aile çocuğu olanı Pele "Umarım onun için herşey yolunda gider, eskiden yaptıklarını atlatır ve Arjantinli oyuncuları en iyi şekilde yönetmeyi başarır. Başarılı olmak istiyorsa 1986 Dünya Kupası'nda hocası olan Carlos Bilardo'yu dinlemek zorunda. Çoğunlukla büyük futbolcular büyük teknik direktörler olamazlar ama Luxemburgo gibi futbolcu olarak dikkat çekmeyen bazı isimler iyi teknik direktörler olabilir" açıklamasını yaptı. İçten içe Brezilya'yı alsam koyarım ya da gizliden sen Arjantin ol ben Brezilya, kapışalım bir ara demiş midir bilinmez ama Maradona'nın kendisi için yapmış olduğu olumsuz açıklamaları unutmuşa benzemiyor.
Kim ne derse desin kendine has yaşam tarzı ve muhteşem futbol geçmişi ile gönül adamı Diego'nun kalbimizdeki yeri çok başka. Yolu açık olsun...

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails