29 Aralık 2008

Kanla Beslenen Topraklar



ABD ve İsrail. Coğrafi olarak farklı yerlerde olsalar da İsrail'in kurulduğu günden beri iki farklı ülke gibi davranmadılar. İsrail ne yapsa ABD "onaylandı" dedi. ABD Başkanı kim olursa olsun sonuç değişmedi. Nasıl değişecekti ki? Başkan olabilmek için ABD'de hatırı sayılır bir etkinliği olan Musevi lobisine ihtiyacı vardı. Sayısı ve çeşidi belli olmayan silah üretiminden başlayan etkinlik, Dan Brown'un Da Vinci Şifresi kitabında yazdıklarına benzer şekilde akla hayale sığmayan kör noktalara ulaşıyor, 2.Dünya Savaşı'nda Hitler'in yaptığı soykırımı unutmayan Museviler, yaşadıklarına benzer acıları başka insanlara yaşatmakta bir sakınca görmüyorlardı. Her türlü ambargo ve kısıtlama ile yaşamaya alışmış Filistin halkı hem bu yapılanlara tepki vermek hem de dini nedenlerle Musevilerden nefret etmeye programlandığı için otomatik terör üretim merkezi haline dönüşmüştü. Örgütler yandaş bulmakta zorlanmıyordu. Tepki yoksa herkes yandaştır diyen İsrail de bu dengesiz güç savaşında uçakları ile sivilleri vurmakta zorlanmıyordu. Bu yaşananlar yeni değil, ilk değil, son değil. Bu kez bu kadar ilgi çekmesinin tek nedeni bizim için yanyana dizilmiş rakamlardan başka bir anlam ifade etmeyen ve her geçen dakika durmaksızın artan, artmaya devam edecek olan ölü sayıları. İsrail çocukları öldürmek hakkımızdır, Hamas canlı bombalara hazırlıklı olun diyor. Biri diğerine tokat attığında altta kalmamak için tokat atana canhıraş bir şekilde vurmaya çalışan ilkokul çocukları gibi "Kim daha çok öldürecek?" oynuyorlar. Bilinçaltı herşeyin önüne geçtiğinde insan çocuklaşıyor hatta bu örnekte gördüğümüz gibi daha da ileri gidiyor, hayvanlaşıyor. Orada doğmuş olmaktan başka suçu olmayan, dünyayı bilmeyen, tanımayan, olup bitene anlam veremeyen çocuklar düşman ilan ediliyor. Orta doğu'da kan akmaya devam ediyor. Kudüs ve çevresi kendi kaderini kendisi yazıyor. Dini inançları gereği ağlama duvarına gidip gözyaşı dökenlerin yaptıkları aklı hür vicdanı hür bütün dünya insanlarının aynı tepkiyi vermesini sağlıyor. İsrail vuruyor, dünya ağlıyor...
Bu fotoğrafı özellikle seçtim. Gazze saldırılarında bir yakınını kaybetmiş baba, kucağında yavrusuyla bazı acılara alışılamayacağını resmediyor. Bu görüntü ilk görüldüğünde "Filistin" kelimesini hatırlatan fotoğraflardan sadece bir tanesi. Fotoğrafın ilginç yanı ise babanın taktığı berede gizli. Babanın beresinde "Nike" amblemi var. Gerçektir veya değildir, hiç önemli değil. Nike. ABD varlığını her saniye, bütün dünyada, herkese hatırlatan yüzlerce markadan sadece biri. ABD destekli bombalar tepesine yağdığı ve yakınlarını katlettiğinden dolayı, babanın ABD varlığını hatırlaması için "Nike" amblemli bir bereye ihtiyacı yok aslında. Artık dünya böyle, başım üşümesin diye taktığımız berenin bedeli aynı başımıza bomba olarak her an düşebilir. Hepimizde vardır ya da olmuştur bir "Nike". Bende de var. Bu gibi durumlarda hortlayan ABD ürünlerini protesto edelim, McDonalds'a gitmeyelim, Microsoft Windows almayalım, Linux kuralım gibi tepkileri de gerçekçi bulmam. Bomba yağdıran kültürlerle beslenmedik, beslenmiyoruz diyen yalan söyler. Biz besliyoruz diye mi büyürler bilemem, bildiğim, fani ömrümüz bu tip ikilemler ile başkalarının ölümlerini izleyerek geçmekte. Her izlediğimizde de içimizde can çekişen, kupkuru kalmış insanlığımızdan kalan son artıkları da alıp götürmekte. Sezen Aksu bu yüzden Sezen Aksu.
Eller günahkar, diller günahkar...
Bir çağ yangını bu, bütün dünya günahkar...
MASUM DEĞİLİZ; HİÇBİRİMİZ!!!

0 yorum:

Related Posts with Thumbnails