21 Ağustos 2009

Nerem Doğru ki?


Sadece ilgilenenlerin bildiği, ilgilenmeyenlerin de bir süre daha ilgisiz kalmalarının çok daha hayırlı olacağı kadar kötü günler geçiren Körfezimiz yeni sezona İzmir'de Bucaspor maçı ile başlayacak.
İki yıl önce Bank Asya'dan Süper Lig'e çıkışımızı müjdeleyen Altay maçının oynandığı o güzel (ve sıcak) İzmir günü hala hafızalarımızda tatlı bir anı olarak duruyor.
Hayatının 16 yıl+10 ayını Kocaeli'de 10 yılını İzmir'de, bu 10 yılın da 9 yılını Buca'da geçirmiş olan benim için çok ilginç bir maç olacak. Beynime çok küçük yaşlarımdan beri Kocaelispor nakışı işlenmiş olduğu için kalbim beraberlikten yana gibi bir ifade kullanma niyetinde değilim. Daha önce de belirttiğim gibi Buca'da yaşadığım 9 yıl içinde ne bir Bucaspor maçına gitmişliğim ne de tek bir Bucasporlu ile tanışıklığım var ama her daim şu takım daha yukarılara çıksa da Buca'da oynanacak daha kaliteli maçları takip etsem diye düşünüyordum. Meğer benim gitmemi bekliyorlarmış. Ben İzmir'de iken başlanan yeni stad inşaatı tamamlanmış ve "Yeni Buca Stadı" gibi özensiz bir isimle faaliyete geçmiş. Takımın bu yıl Bank Asya'ya çıkmış olması zaten başlı başına büyük bir adım ama yıllardan beri gayet bilinçli bir altyapı çalışması içinde olan ve belediye imkanlarını kullanmayı bilen Bucaspor yönetim(ler)i bununla da yetinecekmiş gibi görünmüyor. Yine daha önce belirttiğim üzere Bucaspor en dış kulvardan gelip adları İzmir ile özdeşleşmiş olan Karşıyaka, Altay, Göztepe gibi takımları gölgesinde bırakırsa hiç şaşırmam.
Umuyorum ki Bucaspor'un benim beklediğim bu çıkışı bizim maçımız ile başlamaz. Federasyona olan borcunu yatıramadığından yeni oyuncu transferi yapamayan ve genç takımdan 12 oyuncuyu profesyonel yapıp 18 kişilik kadrosunu ancak oluşturabilen Körfezimiz "formanın da bir ağırlığı var" söylemini doğrulayıp bizi mutlu edecek bir sonuç ile Güzel İzmir'den döner.
Dikkat ettiyseniz birkaç küçük bilgi hariç bize hiç değinmedim çünkü değindiğim yer elimde kalır. Serhan Gürkan ve çetesinin ellerinde oyuncak olan kulübümüz benim nefes aldığım (27-m) dönemdeki en kötü günlerini yaşıyor. Hala kulübe sahip çıkacak bir beyaz atlı prensin arandığı, talip olanların da "taraftar grubu(!)" tarafından beğenilmediği güzide kulübümüz geçen yıl başlayan freni boşalmış kamyon sendromunu artan bir ivme ile sürdürüyor.
Sıkça söyledim ama diyecek başka birşey de yok; Allah sonumuzu hayır etsin!

Related Posts with Thumbnails