Kapanması imkansız bir borcu olan, hiç kimsenin sahip çıkmadığı, taraftar olarak da tam anlamıyla organize olamayan, olanların da yaptıklarının çok yetersiz kaldığı eski bir efsaneyiz artık.
Gün geçtikçe bu kadar üzülüyor olmanın işin sonunda hiçbir anlam ifade etmeyeceğine daha bir inanmaya başladım. Gidişat iyice LOST tadı vermeye başladı, işler karıştıkça karıştı, saçmalıklar aldı başını gitti. Hele o ulusal medyaya da yansıyan Şener Şen filmleri senaryosu misali yaşadığımız Fuat Donay olayına hiç girmek istemiyorum. Tek diyeceğim az bile dövdüler.
Muammer Çelik artık kelimenin tam anlamıyla tek başına. Daha kötüsü o da maddi manevi tükenmiş durumda. Deplasman masrafları bile TFF tarafından karşılanıyor. Futbolcular paranın üzerinde Atatürk resmi olduğunu bile unuttular, tesislerde yemek namına tek yumurta çıkıyor, o da sade yumurta. Antrenman namına yapılan tek şey kaleci Metin'i hedef alıp şut çekmek. Bugün takım hala can vermemiş, en azından can çekişme seviyesindeyse bunu iki tane deliye borçlu. Delilerin biri Muammer Çelik, diğeri Serdar Topraktepe.
Çelik'in yaptıkları az çok biliniyor. Serdar ise biraz daha ibadet gizli yapılır havasında. Onun yaptıklarından ya birilerinin kulağına çalındığında ya da takım içindeki tanıdıklarımız bize anlattığında haberdar oluyoruz. Deplasman otobüsünün masraflarını karşılamak, genç oyunculara ve tesis personeline maddi yardımlarda bulunmak gibi tuhaflıkları mevcut kendisinin.
Son boktan gelişme de yine Serhan Gürkan zamanından kalma, zaten her bokluk onunla başladı, daha da kurtulamadık. Sırpların ödenmeyen parası yüzünden 6 puanımız silindi. Daha doğrusu krediden yedik, malum daha 6 puanımız yok, olur mu onu da bilmem.
Bu para belirlenecek birkaç ay içinde ödenmezse de küme düşürülecekmişiz. İşin aslı artık o da sorun değil, bu gidişat ile zaten yine düşeceğiz. Hiç değilse süreç hızlanır, bir kerede biter işimiz, ne olacaksa olur.
Açıkçası artık kulüp kapanacaksa da kapansın düşüncesindeyim. Kulübün kapanması halinde tüm borçlar eski kulüp yöneticilerine kalıyormuş. Serhanlar, x'ler, y'ler düşünsün ondan sonra. Aldıkları gibi versinler. Hazmetmesi, kabullenmesi çok zor ama gerçekler çok acı, olacağı bu.
Nükleer santraldi Kocaelispor. Ortalarda kimsecikler yokken atomu parçaladık biz. TFF'de küçük de olsa bir kanalımız, bir bölümü için konuşuyorum biraz daha dürüst futbolcularımız olsaydı, o dönemin hakemleri, federasyonu biraz daha cesur olsaydı 5.şampiyon çoktan çıkmıştı hatta o gazla bence araya 2-3 takım daha girebilir, Türk futbolu 20 yıl ileri giderdi. Olmadı ama herkesin saygısı, takdiri baki kaldı.
Bugünlerde ise Kocaelisporumuz, Çernobil misali patladı. Herşeyde geçerli olduğu gibi, güç kötüye kullanıldığında suç aletine dönüştü, dikkatsiz davranıldı, uçtu gitti.
Geriye bizim yaşımızdakilere miras şampiyonluğa oynanan seneler, Türkiye Kupaları, UEFA, Kupa Galipleri Kupası maceraları kaldı.
Filmin sonu çok kötüye gidiyor, Süpermen de ortalarda yok. Batan Anadolu kulüpleri zincirinde bir halka daha var ama o kulübü var eden bir şehir de var hala.
Atom çekirdeği kadar da olsa bir umut kaldıysa, o da bu şehrin hatırına...
Gün geçtikçe bu kadar üzülüyor olmanın işin sonunda hiçbir anlam ifade etmeyeceğine daha bir inanmaya başladım. Gidişat iyice LOST tadı vermeye başladı, işler karıştıkça karıştı, saçmalıklar aldı başını gitti. Hele o ulusal medyaya da yansıyan Şener Şen filmleri senaryosu misali yaşadığımız Fuat Donay olayına hiç girmek istemiyorum. Tek diyeceğim az bile dövdüler.
Muammer Çelik artık kelimenin tam anlamıyla tek başına. Daha kötüsü o da maddi manevi tükenmiş durumda. Deplasman masrafları bile TFF tarafından karşılanıyor. Futbolcular paranın üzerinde Atatürk resmi olduğunu bile unuttular, tesislerde yemek namına tek yumurta çıkıyor, o da sade yumurta. Antrenman namına yapılan tek şey kaleci Metin'i hedef alıp şut çekmek. Bugün takım hala can vermemiş, en azından can çekişme seviyesindeyse bunu iki tane deliye borçlu. Delilerin biri Muammer Çelik, diğeri Serdar Topraktepe.
Çelik'in yaptıkları az çok biliniyor. Serdar ise biraz daha ibadet gizli yapılır havasında. Onun yaptıklarından ya birilerinin kulağına çalındığında ya da takım içindeki tanıdıklarımız bize anlattığında haberdar oluyoruz. Deplasman otobüsünün masraflarını karşılamak, genç oyunculara ve tesis personeline maddi yardımlarda bulunmak gibi tuhaflıkları mevcut kendisinin.
Son boktan gelişme de yine Serhan Gürkan zamanından kalma, zaten her bokluk onunla başladı, daha da kurtulamadık. Sırpların ödenmeyen parası yüzünden 6 puanımız silindi. Daha doğrusu krediden yedik, malum daha 6 puanımız yok, olur mu onu da bilmem.
Bu para belirlenecek birkaç ay içinde ödenmezse de küme düşürülecekmişiz. İşin aslı artık o da sorun değil, bu gidişat ile zaten yine düşeceğiz. Hiç değilse süreç hızlanır, bir kerede biter işimiz, ne olacaksa olur.
Açıkçası artık kulüp kapanacaksa da kapansın düşüncesindeyim. Kulübün kapanması halinde tüm borçlar eski kulüp yöneticilerine kalıyormuş. Serhanlar, x'ler, y'ler düşünsün ondan sonra. Aldıkları gibi versinler. Hazmetmesi, kabullenmesi çok zor ama gerçekler çok acı, olacağı bu.
Nükleer santraldi Kocaelispor. Ortalarda kimsecikler yokken atomu parçaladık biz. TFF'de küçük de olsa bir kanalımız, bir bölümü için konuşuyorum biraz daha dürüst futbolcularımız olsaydı, o dönemin hakemleri, federasyonu biraz daha cesur olsaydı 5.şampiyon çoktan çıkmıştı hatta o gazla bence araya 2-3 takım daha girebilir, Türk futbolu 20 yıl ileri giderdi. Olmadı ama herkesin saygısı, takdiri baki kaldı.
Bugünlerde ise Kocaelisporumuz, Çernobil misali patladı. Herşeyde geçerli olduğu gibi, güç kötüye kullanıldığında suç aletine dönüştü, dikkatsiz davranıldı, uçtu gitti.
Geriye bizim yaşımızdakilere miras şampiyonluğa oynanan seneler, Türkiye Kupaları, UEFA, Kupa Galipleri Kupası maceraları kaldı.
Filmin sonu çok kötüye gidiyor, Süpermen de ortalarda yok. Batan Anadolu kulüpleri zincirinde bir halka daha var ama o kulübü var eden bir şehir de var hala.
Atom çekirdeği kadar da olsa bir umut kaldıysa, o da bu şehrin hatırına...