31 Temmuz 2008

Bir ihtimal daha var

Sadece Türkiye'deki medya kurumları değil, Hollanda'da bile bazı gazete ve dergilerin web sitesinde haber bu şekilde lanse edilmişti. Davids %99 Körfezde. Şarkı ne güzel söyler "Bir ihtimal daha var"

Geliyor gelmiyor?

Başkanımız Serhan Gürkan ilk açıkladığında camiamızda yer yerinden oynadı. Edgar Davids'in adı bile bizleri heyecanlandırmaya yetti. İlerleyen günlerde Davids'in çarşamba günü Türkiye'de olacağı söylendi, aradan biraz daha zaman geçti, uçak seferlerinden kaynaklanan bir sorundan dolayı gelişinin perşembe gününe ertelendiği söylendi, biraz daha zaman geçti ve sonunda kesin haber geldi. Edgar Davids cuma sabahı 07:00 de Atatürk Havalimanı'nda olacaktı. Konu çok dallandı, budaklandı. Kocaeli gazeteleri korfez.org'u copy-paste ile spor sayfalarının haber kaynağı haline getirdiler. Özgür Kocaeli gazetesi yazarı Hayrettin Albayrak başkan ile bizzat konuştuğunu ve cuma sabahı 07:00 de Davids'in İstanbul'da olacağını söyledi, bazı arkadaşlarımızın DHMİ sitesinde yaptığı araştırma sonucunda cuma sabahı 07:00 de Avrupa'dan Atatürk Havalimanı'na inen herhangi bir uçak olmadığını gördüler. Ben de direk kaynağı araştırdım. Hollanda'daki Uluslararası Havalimanlarından Atatürk Havalimanı'na direk uçuş olan tek havalimanı Amsterdam Schiphol Havalimanı. Amsterdam Schiphol Havalimanı'ndan cuma günü (ve perşembe gecesi hatta bütün hafta) Atatürk Havalimanı'na olan uçuşlar aşağıdaki gibi görünüyor.
Görüldüğü üzere ilk uçuş Amsterdam saati ile 07:20 de THY 'na ait. Türkiye saati ile 10:50 de İstanbul'da olacak. Tabi bu tablo Davids'in Amsterdam'dan direk uçuş ile Türkiye'ye geleceği varsayımına dayanıyor. Başka bir yerden ya da aktarmalı bir uçuş ile gelmesi de mümkün, eğer gelecekse. "Eğer gelecekse" çünkü bizzat başkan ile konuştuğunu söyleyen H.Albayrak'ın yaptığı son açıklama "Arkadaşlar az önce Başkan Gürkan'ı adarım Davids transferiyle ilgili. kötü haber aldım.Başkan Gürkan, Davids'in ayağında önemli bir problem olduğu yönünde kendisine bilgi geldiğini, bunun üzerine Hollanda'da bulunan bir akrabasını arayıp konuyu araştırmasını istediğini söyledi. İki saat içinde Hollanda'dan yani 15.00 gibi yanıt gelecekmiş. Sakatlıkla ilgili gelen bilgiye göre hareket edilecekmiş" 
Davids'in sakatlığının anlaştık diye açıklandıktan sonra ortaya atılması da ayrı bir traji-komik durum. Artık gelse de gelmese de yaptığı ve yapmadığı açıklamalardan dolayı Serhan Gürkan'ın bu krizvari durumu yönetemediği çok açık ve Davids gelse bile taraftarların da hevesinin bir parça kursağında kaldığı ortada. Bizim için söylenebilecek en güzel söz, hayırlısı olsun. Bu arada henüz resmi bir açıklama yok ama Serhat Akın'ın da Kocaelispor ile anlaştığı söyleniyor. Bir de Serie A'dan bir forvet transfer edilecek-miş-. Ama tüm bu haberler Kocaelispor resmi sitesinde yayınlanmadan paylaşmak istemiyorum, malum resmi açıklamalara bile güven olmayabiliyor, forma ile görmeden inanmamak gerek.

Gelecek de gelecek (3)

Artık bilgiye ulaşmak çok kolay, küçüklüğümde öğretmenimizin (o zamanlar öğretmendi ne hikmetse büyüyünce hoca haline geldiler) verdiği ödevlerde okul kitaplarımızda yer almayan bilgilere ulaşmak için ya evdeki ansiklopedileri karıştırır (ki yaklaşık 15 cilt ansiklopedimiz vardı) ya da kütüphaneye gitmek zorunda kalırdık. Günümüz çocukları kütüphane nasıl bir yerdir biliyorlar mı emin değilim açıkçası pek ihtiyaçları da yok ama bu cihaz hayata geçerse bilgiye ulaşmak çok daha kolay hatta anlık olabilir. Hatta elinizde bu cihazla biraz da İngilizce ile ilk zamanlar ABD sonraları bütün Dünyada gittiğiniz yerin yerlisi gibi dolaşabilirsiniz. Cihaz şu anda konsept fikri aşamasında yani hayal kademesini aşabilmiş değil ama teknolojinin bu hızlı gelişimi ile olmaz diyemeyiz.
Cihazımız pek tabii ki mobil, biz nereye o oraya. İnternete bağlanabiliyor (hatta sürekli bağlı kalmak zorunda), dokunmatik ekranlı, kamera, tarayıcı, pek tabii WiFi ve her türlü arama fonkisyonuna sahip ki ilginçliği de buradan geliyor.

Hakkında bilgi sahibi olmak istediğiniz binayı cihaza gösteriyorsunuz ve tanıyıveriyor. Adını sanını ekranında belirtiyor (cümle sonları -ecek ile bitse daha uygun ama bu şekilde açıklayınca daha heyecan verici gibi sanki).  Aynı şekilde hangi otomobil kaç model? Bu böceğin cinsi ne? Hangi yemek hangi restoranda kaç para? gibi soruların yanıtlarını sadece cihaza göstererek öğrenebiliyorsunuz.
Bunlarda abartılı ayrıntılar olarak tanımlayabileceğimiz binanın kat bilgileri hatta telefon numarası.
Arama yapmak için kelimenin üstüne tıklamanız yeterli ve evet bu cihaz hayata geçebilirse yapabileceğimiz tek yorum teknolojinin booku çıktı olur.

30 Temmuz 2008

Sen yenisin galiba?

Bu transfer sezonunda da yüklü miktarda para ve oyuncu yer değiştirdi. Bu transferlerden kimler ne kadar karlı çıktı bunu sezon başlayınca göreceğiz. En dikkat çekici transferler Barcelona'nın şutladıkları oldu. Büyük oyuncular ile büyük takım olunmaz, "takım" olmak lazım dedi Pep Guardiola. Aslında Deco ve Ronaldinho'nun bileti geçtiğimiz sezon bitmeden kesilmişti ama Pep satmayın buyursaydı takımda kalma ihtimalleri da vardı. Samuel Etoo da topun ağzında şutlanmayı bekliyordu ama takımda kaldı, kendi rızası ile mi teknik ekip tercihi mi hala belli değil. Barça'dan gidenler sadece bu ikili ile de sınırlı kalmadı. Zambrotta Milan'a, Edmilson Villareal'e, Dos Santos Tottenham'a Dimas Numancia'ya ve Oleguer de Ajax'a doğru yol aldı. Gelenler ise Sevilla'dan Keita ve Dani Alves, Manu'dan Gerard Pique, Villareal'den Caceres, Celta'dan Jose Manuel Pinto ve Arsenal'den Hleb. Geçtiğimiz sezonu Lyon'da kiralık olarak geçiren 20 yaşındaki Katalan Marc Crosas Luque de takıma geri döndü. Bu devirdaimin ardından Barça'nın yeni kadrosu aşağıdaki hale geldi.



2008 yılında gerçekleşen transferlerden bazılarının yeni formaları ile görünümleri de şu şekilde ;



Deco (Chelsea)
Scolari'nin Chelsea'nin başına geçişinden sonra Deco'nun da tercihini bu yönde kullanması büyük bir sürpriz sayılmaz.


Ronaldinho (AC Milan)
FUTBOLseverler olarak bu adamı seviyoruz kardeşim, Allah utandırmasın, eski günlerine döner umarım.
Alexander Hleb (Barça)
Ayağına hakimiyeti büyük bir seyir zevki sunuyor. Arsenal'de hiçbir zaman bir numaralı adam olamadı, Barça'da da olamayacak gibi görünüyor ama "takım" oyuncusu olduğu kesin.
Luka Modric (Tottenham)
Euro 2008 öncesi adını bile duymamıştım. Euro 2008 performansının da kalburüstü olduğunu düşünmüyorum. Kötü bir oyuncu değil ama EPL'de kendisini kanıtlayabilecek mi hiç emin değilim.
Bana göre yılın transfer kazığıdır. Hatta bu transferde futbol dışı bazı unsurlar olabileceğini bile düşünmüyor değilim. Yaşı 21 olmasaydı herhalde söyleyecek kelime bile bulamazdım.
Giovanni Dos Santos (Tottenham)
Barcelona'nın gelecek vaat eden isimlerinden birisiydi ama geçtiğimiz sezon boyunca Messi ve Krkic'in arkasında kaldı, Etoo ve Henry de olunca yok pahasına Tottenham'ın yolunu tutmak zorunda kaldı.
Philipp Degen (Liverpool)
Rotasyon manyağı Benitez'in işini göreceğini düşünüp aldığı yeni isimlerden biri. Performansının asla vasatın altına düşmemesi muhtemeldir. Voronin'den bile standardının üstünde verim alan Rafa, Degen'i de verimli kadro elemanlarından biri haline getirecek gibi, zaten kötü bir oyuncu da sayılmaz.

29 Temmuz 2008

Artık bir zahmet kabullenin

NTV yayın grubunun Türkiye'nin en ciddi ve asparagas haberlerden en uzak duran medya grubu olduğu konusunda sanırım hepimiz hemfikirizdir. Edgar  Davids transferini yazmak için bugüne kadar beklediler ama sonunda onlar da işin ciddiyetinin farkına vardı. Ntvspor.net sitesinde yer alan haberleri başka bir kaynağa onaylatma gereği duymadan gerçek kabul eden bir çok kişinin de artık yok gelir yok gelmez vs. gibi anlamsız tartışmalara son vermesini diliyorum. Artık son nokta budur. Ayrıca sevgili duayenimiz Aceto da konu ile ilgili bir iki kelam etse de gönlümüzü alsa keşke.

Perşembeye az kaldı Davids'im nerde?

Sayın başkanımızın sözüne istinaden beklemeye devam ediyoruz. Uçak seferlerinden kaynaklanan bir sorundan dolayı Edgar'ın gelişi bir gün gecikmiş. Öyle olsun geç olsun, güç olmasın, olsun da nasıl olursa olsun.
Bu arada Davids olayından sonra Tugay'ın Glasgow Rangers'a transfer olduğu günler geldi aklıma. Galatasaray'ın bir maçından sonra Rangers yöneticileri özel bir uçak ile Glasgow'dan İstanbul'a gelmiş ve aynı uçakla Tugay'ı da alıp geri dönmüşlerdi. Tugay da transferden sonra yaptığı açıklamada "Beni en çok etkileyen bana verdikleri değer oldu" demişti. Koskoca Davids gelirken de bizim yöneticilerimizden bir ya da birkaçı ona eşlik etse hiç fena olmaz yani. Gelince ve imza töreninde büyükçe bir karşılama ve ilgi onu bekliyor olacak ama Türk futbol tarihine geçecek transferler de her yıl yapılmıyor.

Gelecek de gelecek (2)

Notebookların bilgisayar teknolojisinin son ürünleri olmadığına eminim ama yeni bilgisayarların neye benzeyebileceği konusunda pek fikrim yok açıkçası. Resimler yeni bir konsept üründen. Bu cihazı yanınıza aldığınızda tek ihtiyacınız olan şey monitör marifeti görecek bir duvar bulmak. Onun dışında herşeye sahip. Kore kaynaklı cihaz, projektör gibi bir yansıtma ile monitör açığını kapatıyor, yine yansıma teknolojisi kullandığı bir klavyesi ve dvd sürücüsü de mevcut.

28 Temmuz 2008

1 < 2

AS gazetesi web sitesinde Real Madrid taraftarları için bir anket düzenlemiş. Sonuçta Villa ve Van Der Vaart'a %81, Cristiano Ronaldo'ya %19 oy çıkmış. Bu durum Ronaldo'nun çocuksu tavırları ya da Manchester'ı satan bizi de satar düşüncesinin sonucu olabilir ya da direk Villa ve Van Der Vaart'ın kalitesi ile ilgili olabilir ki haksız sayılmazlar, toplamda maliyetler aynı olduğuna göre sonuç gayet mantıklı. Bizdeki matematiksel tartışmalara hiç girmiyorum ama Real taraftarının matematiğinin gayet iyi olduğu ortada 1 < 2.
France Football'un yorumuna göre de bu durum en çok Sir Alex Ferguson'un hoşuna gidecek, o da doğru.

Serdarollone

Gelecek de gelecek (1)



Futbol gündeminin gerekli gereksiz transfer dedikodularından fazlasını sunmadığı bugünlerde fırsattan istifade farklı konulara yönelmek istedim.

Teknolojik olarak olabilecekleri hayal etme şansımız olduğunu düşünmüyorum. Henry Ford ilk otomobili icat ettiğinde "Otomobil geçici bir hevestir, atların yerini tutması mümkün değil" yorumları yapılmış, cep telefonunun icadından önce kaçımız bir cihaz olsa da nerede olursak olalım insanlarla konuşabilsek demişizdir acaba? Ya da Dünyadaki tüm bilgisayarlar bir şekilde birbirine bağlanabilse nasıl olur diye düşünen var mıdır? Dolayısıyla yine bir "şeyler" çıkacak ve biz sanki bütün ömrümüz onunla geçmiş gibi benimseyip yaşamaya devam edeceğiz.

Bunun için çeşitli konsept çalışmalar var, kimisi komik (gibi görünüyor) kimisi heyecan verici, nette karşılaştıkça paylaşmaya çalışacağım. İlki bu tuhaf makine. Klozetin hemen üstünde yer aldığından dolayı pardon ama biz bu makine ile neremizi yıkayacağız diye sormayın lütfen, saçmalamayın öyle değil :) Cihaz bildiğiniz çamaşır makinesi ama yerden kazanmak adına böyle bir düşünceye gidilmiş. Açıkçası bana uyar, gri zeminde çok şık durmuş.

Futbolun çirkin yüzü

Aston Villa'nın Odense ile oynadığı UEFA Kupası ön eleme maçı skorundan çok bu fotoğraf ile akıllarda kalacak. Hollandalı oyuncu Wilfred Bouma'nın ayağı çıkmış. En son Deivid'in sakatlığından sonra böyle bir acıya şahit olmuştuk. Hele geçtiğimiz yılki Hırvat Eduardo'nun sakatlığını hangimiz unutabiliriz? Bu oyun böyle işte içinde keyif barındırdığı kadar acı da barındırıyor ve €ndüstriyelleşme düzeyi arttıkça da daha tempolu ve daha vahşi bir hal alıyor. Maçı Aston Villa 1-0 kazanmış ve tur atlamış ama dediğim gibi sevinçleri de kursaklarında kalmış.
Bu arada Eduardo da iyileşmiş, yeni sezon öncesi ailesiyle Brezilya sahillerinde moral depoluyor.

26 Temmuz 2008

Olimpiyat düzenlemek

2008 Olimpiyatlarını düzenleyebilmek için çok uğraşmış ama Çinlilere kaptırmıştık. Gelecek insan sayısı bir yana sadece olimpiyat için yapılacak stadyumlar ve spor merkezlerinin ülkeye katacakları için bile ne kadar önemli bir hadise olduğu ortada. Çinliler tipik Çin mimarisi tadında muhteşem merkezler inşa etmişler. Bu merkezlerde Olimpiyat Oyunlarından sonra da çok sağlam sporcular yetişecektir. Zaten o nüfustan yetişmeyecek de Lüksemburgdan mı yetişecek? O yapılardan bazıları şu şekilde :



The Beijing National Stadium (The Bird's Nest)
Stadyum 91.000 kapasiteli.
The Beijing National Aquatics Centre (Water Cube)
Yüzme ve dalma oyunlarına ev sahipliği yapacak. 17.000 kapasiteli.
The Beijing Olympic Basketball Gymnasium
18.000 kapasiteli spor salonu basketbol oyunlarına ev sahipliği yapacak.
Çin dışında bir yerde bu tip bir spor salonu görmek mümkün olmaz sanırım.
The Beijing University of Technology Gymnasium
7.500 kapasiteli salon badminton ve ritmik jimnastik oyunlarına ev sahipliği yapacak.
The Laoshan Velodrome
6.000 kapasiteli salon track cycling (sporcuların bisikletler ile turladıkları olan:)) yarışlarına ev sahipliği yapacak.
The Beijing Olympic Green Tennis Centre
Toplam 17.400 kapasiteli tesiste 10 maç, 6 antrenman sahası var.
The China Agricultural University Gymnasium
Dünya'nın dört bir yanından yiğitler bu salonda güreşecek. Kapasite 8.200.
The Beijing University of Aeronautics & Astronautics Gymnasium
Halterciler burada yarışacaklar. Kapasite 5.400.
The Workers Stadium
Bu stadyum fotodan da anlaşılabileceği üzere yeni yapılmamış ama Olimpiyatlarda kullanılacak.
1959 yapımı stadyumun kapasitesi 70.000.
The Olympic Green Hockey Field
İki kortta toplam kapasite 17.000.
The Beach Volleyball Ground
Kapasite 12.000. Beach Volley için uçuk değil mi?
The Olympic Green Archery Field
Okçular burada yarışacak. Kapasite 5.000.
The Wukesong Baseball Field
Beyzbolcular için iki maç ve bir antrenman sahası. Toplam kapasite 15.000.

Rock'n Wrestle



Commodore 64, popüler olduğu zamanları bilenler için hala bir efsanedir. Makine ile insanın duygusal bağ kurabileceğinin kanıtıdır. Küçüklüğümüzde bilgisayar kavramı (ne kadar bilgisayar sayılırsa artık) ile tanışmamızı sağlayan bu cihaz, o günlerin Playstation'ı kıvamındaydı. Yıllar geçtikçe yerini önceleri Amiga 500 lere daha sonra atari salonlarına ve nihayetinde günümüz PC leri ile Playstation'a kaptırdı ama yeni gelenlerin hiçbiri Commodore'dan kalan duygusal boşluğu dolduramadı. Hele bir Emyln Hughes International Soccer vardı ki Winning Eleven yanında halt etmiş, faul bile vardı yahu, adam gol atınca seviniyordu, oyuncuların isimleri değiştirilebiliyordu, bir insan bir oyundan daha ne bekler ki?





Neyse efendim Commodore 64'ümü ilk aldığım 1991 yılında (aslında geç bile sayılır ama tanışmamız daha öncelere dayanır, komşular ve yakınlar marifetiyle) makine ile birlikte bir oyun hediye etmişlerdi. Oyun bizim bildiğimiz adıyla bir Amerikan Güreşi oyunu, adı da Rock'n Wrestle idi. Sonraları elimizdeki oyun sayısı yüzlerce oldu tabi ama ilk zamanlar oyun kısırlığında bu oyuna sarmışlığımız vardır. Buradan oyunun neye benzediğini görebilirsiniz. Buradan da bu tip oyunlar günümüzde PS2'de ne hale gelmiş onu görebilirsiniz. Rock'n Wrestle hatırına bir Amerikan Güreşi postumuz olsun.



IRON SHEIK (CAMEL CLUTCH)


Star TV'nin yayın hayatına ilk başladığı zamanlar. Saat gece 3 civarlarında ayı gibi adamların birbirlerini yemelerini izlerdik. Güreşleri anlatan kişi Orhan Ayhan olabilir ama yalan olmasın tam hatırlamıyorum sadece bir güreşte bunların yaptığı şov tabii ki -mış gibi yapıyorlar demiş ve çocuk halimle bütün izleme şevkimi kırmıştı. Ben de ne kadar vahşi bir çocuk olduğumu bu olayı sonradan yorumladığımda fark ettim zaten nitekim bir güreşte adamın biri diğerini ceset torbasına koyup ringden göndermişti.

Biraz vahşi bir görüntüsü olsa da dövüş şovunun kralı bu gösterilerdir. Uçmalar, atlamalar, boyun kırmalar vs. Birileri yayınlasa da izlesek.



Bu gösterinin bazı efsane isimleri ve meşhur bitiriş hareketleri :



RANDY -MACHO MAN- SAVAGE (ELBOW DROP)
BILLY KIDMAN (SHOOTING STAR PRESS)
ROB VAN DAM (VAN TERMINATOR)
EDDIE GUERRERO (FROG SPLASH)
JEFF HARDY (SWANTON BOMB)
MR.SOCKO (MANDIBLE CLAW)
Bu da hatun version:
TRISH STRATUS (STRATUSFACTION)

25 Temmuz 2008

David Edgar Steven Davids?

Kocaelispor'un Davids transferi dillendi dilleneli güzide internet medyamızın da kafası karışmış durumda. Bazıları Edgar Davids'in Türkiye'ye gelişini konduramamış olacaklar ki Newcastle United'ın genç savunma oyuncusu Kanadalı David Edgar olarak yansıtmışlar haberlerinde. Ama Serhan Gürkan'ın katıldığı bir canlı yayında da söylediği üzere anlaşılması düşünülen isim Edgar Steven Davids gözlüklü ve Hollandalı. Allahtan 3 İstanbul takımından biri değiliz yoksa Fotomaçın, Fotosporun ve türevlerinin de diline düşerdik maazallah. Bu duruma da bu yakışır.

Related Posts with Thumbnails