Kocaelisporumuzun vermiş olduğu "geçmeyici" hezeyan dönemi nedeniyle ne blogun blogluğu kaldı ne de bizim futbol aşkımız ama tüm olanlara rağmen paraya olan bağımlılığımızı esas alarak devam ettiğimiz iddaa (daha doğrusu bir başka para tuzağı web sitesi) tahminlerimizden yola çıkarak bu hafta Avrupa'da oynanan maçları en azından veryansın etmek amacıyla yorumlayabileceğimizi düşünüyorum.
Şampiyonlar Ligi
Söze Şampiyonlar Ligi'nden elenen gafil Real Madrid ile başlamak istiyorum. 2010 Şampiyonlar Ligi Finali'nin oynanacağı Santiago Bernabeu'da, 100 küsür bin kişi önünde, kelimenin tam anlamıyla kendi saha ve seyirci avantajını kullanma fırsatını son 6 yılda olduğu gibi bir başka bahara bırakan Real Madrid biz bahis severlere adrenalin dolu dakikalar yaşatmaya devam ediyor.
Hafta sonu 0-2 yenik duruma düştükleri maçta başta Casillas olmak üzere tüm oyuncularının sol kulakları çınlama rekorları kıran Real, evinde Lyon gibi kendisinden yaşça küçük bir takıma mağlup olunca yine küfür yemekten kurtulamadı. Sürekli 1,5 üstü maç arayan ve garanti olsun diye 10 TL basıp 20 TL kazanmayı başarı sayan "simitçi bahisçileri" haricinde kimseyi memnun etmeyen 1-1'lik skor bir çok kuponun yatmasına neden oldu. Son dakikalarda bir gol atar da en azından prestiji yerle bir olmaz dediğimiz Real'in skor 1-1 iken kalesinde gördüğü iki net gol pozisyonu bahis severler tarafından sadece "Ulan Allah belanızı versin be!" şeklinde yorumlanabildi.
Bir gece öncesine dönelim. İlk maçta Fabregas'ın kendisinden bekleneni veremeyişi, bu yetmezmiş gibi maçtan sonra takım arkadaşlarını aşağılar nitelikte "Başkaları kadar koşmuyoruz, mücadele etmiyoruz, böyle olmaz!" açıklaması yapması Arsene Wenger'in sinirlerini bir hayli germişti. İkinci maçta Fabregas'tan kurtulmanın tek yolunun onu sakatlamak olduğu kanısına varan Wenger, antrenmanda "Paslandık be, biraz da ben oynayayım" diye yol yaparak çift kale maça dahil oldu ve Fabregas'ın aşil tendonuna basarak muradına erdi. Takım arkadaşlarının feci şekilde uyuz olduğu Fabregas'ın oynamadığı maçta alınacak skorun ona da kapak olacağını bilen Arsenal'li futbolcular bir yerine iki kişilik koşup işin bokunu çıkardılar ve maç 5-0 gibi tuhaf bir skorla nihayete erdi.
Şampiyonlar Ligi terbiyesini en iyi bilen kulüplerden biri olan Porto için yapılan ve taa Jardel zamanlarından beri süregelen "Porto ters takım hacı" söylemi de bu sonuçla tarihe karışmış oldu. Bu maça "Ev sahibi takım 4,5 üstü gol atar" bahisi oynayan 2 bahis sever şike iddiası ile göz altına alındı ama ekipler "Bendtner hat-trick yapar" bahisini oynayan başka bir bahis severin peşine düştükleri için kaçmayı başardılar. Bendtner'e oynayan bahis sever yakalandı ama Bendtner'in kız arkadaşı olduğunu belgelemesi nedeniyle serbest bırakıldı.
İlk maçı ofsayttan attıkları gol ile kazanan Bayern'liler maça "Allah yardımcımız olsun" duasıyla başladılar. Artemio Franchi tribünlerinin hınca hınç dolu olmasının gazıyla Fiorentina deli gibi saldırdı durdu. Genelde 1,5 veya 2,5 üstü bahislerinin yüksek oranda oynandığı maçta perdeyi açan isim Vargas oldu. Jovetic'in gününde olması hatta Gilardino'nun asist yapmış olması bir mucizeye işaret edecekti ki Van Bommel ceza sahası dışından yaptığı plaseyle gerilimi arttırdı. Yine Jovetic'in Bayern savunmasını elleriyle al aşağı ederek attığı golün ardından Robben sahneye çıktı. Attığı golle adeta bir sonraki gün elenecek olan Real'e gönderme yapan Robben Bayern'in turu geçmesini sağladı. Bayern'de 29.dakikada yerini Klose'ye bırakan Mario Gomes'in Euro 2008 sendromunu üstünden atamadığı gözlerden kaçmadı.
Manu'nun ilk maçı kazanmış olduğu için ikinci maça pek de asılmayacağı öngörülüyordu. Tamam kazanabilirdi ama tura yetecek sonuca ulaştıktan sonra saldırmanın ne anlamı vardı ki? Üstelik rakip kadro zenginliğini yitirmiş olsa da Serie A'da hala liderliğe oynayan AC Milan. Maç başabaş başlamış olsa da Rooney'in başı senaryonun yine Milan aleyhine gelişeceğinin habercisi oldu. İtalya'da "Forvet diye Huntelaar'ı oynatan bir takım ne kadar başarılı olabilir?" yazısı haftanın yazısı seçildi. Arsenal'in ardından Manu'nun da rakibini çok rahat bir şekilde ve farklı bir skorla yenmesini İngiltere'deki tribünlerin sahaya bitişik olmasına bağlayan Selçuk Yula cam bölme olmasaydı Fiorentina'nın da turu çoktan geçmiş olacağını iddia etti. İlk maçın etkisinden dolayı bu maça 1 oynamaya cesaret edemeyen bahis severlerin 1,5 ve 2,5 gol üstü oynadıkları kuponları tuttu. Halk arasında "bombalı" olarak nitelendirilen 0 ve 2 tercihleri ise hayalden öteye geçemedi.
Maçla ilgili bir başka anektod da tabii ki Beckham. Maça girerken alkışlanan, maç içinde ise bir kesim tarafından alkışlanan, bir kesim tarafından ise yuhalanan Beckham maçtan sonra yaptığı açıklamada "Bir adam gördüm hem alkışlıyordu hem yuhalıyordu. Sanırım benimle ta.ak geçtiler" dedi.
Avrupa Ligi
Düz mantıkları nedeniyle tüm Avrupa Ligi maçlarına üst oynayan bahis severler bilyoner.com tarafından gümüş tepsi ile ödüllendirildiler.
Gecenin bahis severleri çileden çıkaran sonuçları Lille, Standard Liege ve A.Madrid'den geldi.
Liverpool'u 1-0 mağlup eden Lille hem o maça 1 oynamayan herkesi yatırdı (%80), hem 1,5 ve 2,5 üstü oynayan herkesi yatırdı (%90), hem de 2 oynayan herkesi yatırdı (%47). Bahis severler Liverpool'un pek de iyi olmadığını bildikleri halde Fenerbahçe karşısında izledikleri Lille'den böyle bir sonuç beklemiyorlardı. Böylece bir tur önce Fenerbahçe'lilerin küfürlerine maruz kalan Lille oyuncuları bu kez tüm dünyadan bahis severlerin küfürlerine maruz kaldılar. Bu durumun takımın genel aurasını negatif yönde etkilediğini düşünen teknik direktör Rudi Garcia, Eyfel Kulesi'nin en üstüne ve Louvre Müzesi girişine takım halinde gidip dilek mendili bağlayacaklarını açıkladı.
"Panathinaikos Avrupa maçlarında çok farklı oynuyor" geyiği Avrupa ligi grubunda zaten al aşağı edilen Pana kendi beş para etmez liginde 7.sırada bulunan Standard Liege'e evinde yenilerek Türk bahis severlerin Yunan düşmanlığına düşmanlık kattı. Maçın üst(1-3) bitmiş olması gönüllere bir nebze de olsa su serpmiş olsa da banko olarak görülen bu maçın bahis severler üzerinde bırakmış olduğu travma kolay kolay geçeceğe benzemiyor.
Aguero, Forlan, Reyes ve Sabrosa'nın atacağı goller üzerinde algoritmik hesaplar yapan bahis severlerden ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Örgün Öğretim öğrencisi bir genç canına kıymak üzereyken son anda engellendi. Polisler tarafından yakalandıktan sonra "Bütün sorun eğitim sistemimizde" diyen genç bir daha bahis yapmaması şartıyla serbest bırakıldı.
Bu maçta 31.dakikada 10, 89.dakikada 9 kişi kalan Lizbon'un yakın zaman önce Porto'yu yenmiş olduğunu hatırlatan ukala bir bahis severin üst oynadığı kupon yatan kuponlar arasındaki yerini aldı.
Hamburg Anderlecht'i, Juve de Fulham'ı 3-1 ile geçti ve adlarını lekelemediler. Rubin Kazan-Wolfsburg, Benfica-Marsilya ve Valencia-Werder maçları tam da beklendiği gibi 1-1 bitti ama bahis severler bu kez de "Futbolda bu kadar da düz mantık olmaz" söylemine yenik düşüp geceyi beş parasız noktaladılar.
Rubin Kazan'da Hasan Kabze ve Gökdeniz ilk 11'de yer aldılar. Hatta başarılı oldukları bile söylenebilir ama maçın geceye damga vuran olayı Misimoviç'in golüydü.
0 yorum:
Yorum Gönder