İngiliz Guardian gazetesinin web sitesinde Euro 2008'in en iyileri ve en kötüleri değerlendirilmiş. Seçtiklerinin bazıları şöyle;
En güzel gol(ler):
Nihat'ın Çek Cumhuriyeti maçında attığı 3.gol ve Schweinsteiger'in bize attığı gol hazırlanış ve kritik zamanlama açısından en değerli goller seçilmiş. Bu arada bu turnuvanın bana kattığı artılardan biri artık Schweinsteiger'in adını hiçbir yere bakmadan yazabiliyor olmam. En son küçükken Schumacher'in adını yazmayı öğrendiğimde bu duyguyu yaşamıştım.
En iyi hoca: Fatih Terim
Hiddink başarılarına bir yenisini eklemiş olabilir ama Terim'in yedeklerinin performansı onun seçilmesini sağlıyor. Turnuvanın gerçek mucize adamı demişler.
En eğlenceli takım: Hollanda
Doğru söze ne denir?
En büyük hayal kırıklığı : C.Ronaldo
Tüm sezon boyunca müthiş bir performans sergileyen Ronaldo'nun Euro 2008 performansı İngilizleri tatmin etmemiş.
Transfer hedefleri:
En başa Arda'yı değil Kazım'ı koymuşlar ama bu seçim biraz taraflı gibi. Zaten İngiliz gazetelerinde yapılan yorumlarda Kazım'a bakış açıları sürekli orada bizden birisi var havasındaydı. Zikredilen diğer isimler Schweinsteiger, Sneijder, David Villa, David Silva, Capdevilla, Sionko, Polonya'nın kalecisi Boruc ve Zhirkov.
En iyi hakem: Lubos Michel
Hadi ordan..
En eğlenceli karar:
Manuel Gonzalez'in Avusturya-Almanya maçında iki hocayı da tribüne göndermesi. Bence Lubos Michel'in Rusya-Hollanda maçında geri aldığı kırmızı kart da komik olmuştu.
En iyi taraftar: İspanya
İsveçlilerin de etkileyici olduğunu söylüyorlar, bir taraftar grubu daha var övülen; Türkler. Türklerin gürültücü ve deli olduğunu düşünüyorlar. Eh fena değil.
En kötü taraftar: Polonya
Polonyalılar için demediklerini bırakmamışlar, zorba, içkici, terbiyesiz ve suça eğilimli olduklarını söylüyorlar, İngilizlere birşey mi yaptılar acaba, duymadım.
En iyi sevinç: Slaven Bilic
Bizim maçta golden sonra sahaya atlayan Bilic sevindiğine sevineceğine çoktan pişman oldu zaten.
En şık hocalar: Löw ve Terim
Bedenine yapışan beyaz gömleği, siyah kumaş pantolonu ve "emo" tarzı saçları ile İngilizleri etkilemiş Löw. Aynı tarza sahip, hafif göbeklisi olan Terim de ikinci sırayı almış. Rumen hoca Piturca hayal kırıklığı olmuş ki ben kendisini eşofmansız görmedim.
En büyük medya gafı:
Bunu ayrı yazacaktım ama yeri gelmiş ve belirtilmişken burada paylaşmış olayım. Bir İsviçre kanalı SF2, Almanya'nın Avusturya maçında milli marşlarını altyazı olarak geçiyormuş fakat geçtikleri altyazı Almanya'nın Hitler zamanında söylenen ve 63 yıldır yasaklı olan 'Deutschland Uber Alles' marşının sözleriymiş. Sonradan özür dilemiş İsviçreliler. Google aramasının kurbanı olmuşlar gibi geldi bana.
İtibar kaybeden isim olarak Raymond Domenech'i seçmişler ama Fransa'nın içler acısı hali için değil, Hollanda-Romanya maçı ile ilgili açıklamaları için. Hollanda'nın Romanya'ya karşı yedek takımla çıkıp, gruptan onların çıkacağına dair laflar etmiş Domenech ama malum kendi işini kendi görmeyi de beceremedi Fransa...
Bu arada Sergio Ramos'un kupa serenomisi ve sonrasında giydiği Puerta tişörtü turnuvanın en şık hareketiydi bana göre...
0 yorum:
Yorum Gönder