Hırvatistan'ın kıyağı ile finallere gelebilmişti Rusya. Bizim maçta son penaltıyı kaçıran Petric Wembley'de İngilizlere durumu 2-3 yapan golü attığında aynı zamanda Ruslara da hadi siz de gelin kıyağımız olsun müjdesini veriyordu. Dünya markası İngiltere evde kaldığında hem Hırvatistan'ın hem de Rusya'nın çeyrek finali görebileceğini tahmin etmemiştir herhalde. Hele Rusya'nın yarı finale kalabileceğini bizler gibi onların da tahmin etmediklerine eminim. İlk iki maçta bekleneni veremeyen Ruslar, ördek bakışlı büyük yetenek Arshavin'in kadroya girmesiyle bambaşka bir hava yakaladılar. Sanki tek eksik oydu, yapboz tamamlandı ve Hollanda gibi kupanın bir numaralı favorisi olarak gösterilen takımı bile eze eze yenmeyi başardılar. "Rus" Hiddink kendi ülkesi olan rakip takımı avucunun içi gibi biliyor olmasının avantajını müthiş kullandı. Sahadaki ekip de Hiddink'in taktiğini tahtada yazdığı gibi uygulayınca ortaya turnuvanın en büyük sürprizlerinden biri olarak kabul edebileceğimiz bu sonuç çıktı. Öyle ayrıntılı bir taktik izledik ki Rusya adına stoper Kolodin'in 35-40 metre mesafeden denediği şutlar, her kornerde o bölgede yer alması hatta nadiren ileri çıkışlarında ilk seçeneğinin uzaktan şut olması, bir kadrodan nasıl verim alınır sorusunun yanıtı oldu sahada.
Aynı taktik zekayı eskinin büyük golcüsü, bugünün karizmatik adamı Van Basten'den göremedik. Daha 60. dakikada 3 oyuncu değiştirme hakkını kullandı. Bunlardan biri geçtiğimiz hafta içinde yeni doğan bebeğini kaybetmiş ve maç içinde sarı kart görmüş olan Boulahrouz du. Bu tercih biraz mecburiyet ama daha devre arasında Kuyt'ı çıkarmış olması Van Basten'in hamle şansını kendi kendine ortadan kaldırmış oldu. Özellikle uzatma bölümlerinde Hollanda'nın fizik güç olarak Rusya'ya direnememiş olması sonlarını hazırlayan en önemli faktörlerden biri idi.
Gerçekten inanılır gibi değil. Son Dünya Kupası'nın iki finalisti Fransa ve İtalya'yı gerçekten takdir edilecek bir oyunla yenen Hollanda'nın bu kadar kötü bir performans sergileyeceğine gözlerimle görmeden inanmazdım. O maçlarda erken dakikalarda öne geçen Hollanda kontrollü bir oyun sergilemiş ve bulduğu kontra atak fırsatlarını kusursuz değerlendirmişti. Hal böyle olunca rakip forvetler ile bire bir kalmayan Hollanda savunma göbeğinin ne durumda olduğuna dair bir fikir edinemedik. Bugün gördük ki biz nasıl Alpay-Bülent gibi stoperlerimizi arıyorsak Hollanda da Jaap Stam gibi önemli savunma oyuncularını o derecede arıyor. Hücum ve orta saha oyuncuları onların zaaflarını amorti ediyor olsalar da skor avantajını yakalamadıkları zaman "Yunan kalakalması" dediğimiz dertten onlar da muzdarip oluyorlar. Ruslar artık yarı finaldeki rakiplerini bekliyorlar. İspanya ile Arshavinsiz oynadıkları maçtan kalan bir hesapları var, İtalyanlar çok ballıdır -belki bizden bile daha ballılar- yarı finale kalıp Rusları da evlerine yollayabilirler ama emin olduğum birşey var ki bu turnuva izlemeye değer maçları ve hak ederek kazanan takımların sürprizleri ile Euro 2004 ü çoktan gölgede bırakmış durumda.
Sürprizlerin devam etmesi dileğiyle...
At avrat iddaa
-
Bu blogun takip edilecek bir tarafı kalmadı ama iddaa tahminleri yapıp
biraz eğlenelim diye at avrat iddaa diye bi blog yazalım dedik. Orayı takip
edebilir...
7 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder