Çok net hatırlayamamakla birlikte Paulo Coelho'nun Simyacı kitabında şuna benzer bir söz vardı "Bir insan birşeyi öğrenmek istediği zaman dünyadaki bütün güçler ona o şeyi öğretmek için elinden geleni yapar" Devamı son paragrafta...
Küçükken birçok vazo, cam kırmışlığım vardır. Sokağa çıkmama izin verselerdi vazoları kırmama gerek kalmazdı, benim suçum değil. Evin içindeki bütün toplar çöpe atılıp cezalandırıldığım için birçoğumuzun bulduğu çözüme ben de gitmiştim. Çoraptan top. Güzel de top olurdu iyi sardığınız zaman. Canınız top oynamak istiyorsa topun olmayışı bile sorun değil demek istediğim.
Obama'nın gelmesiyle kapatılmasına karar verilen Guantanamo Kampındaki mahkumların tek eğlencelerinin futbol olduğundan bahsetmiştik. Bir başka örnek de Gazze'den. En kötü şartlarda bile tek bir futbol topu psikolojik savaşı kazanmaya yetiyor. Bombalanmış, yıkık dökük evlerin, paramparça araçların önünde futbol oynayan çocuklar, gençler. Her an üstlerine bir başka bombanın düşebileceğinin bilincindeler. Belki alıştılar belki de artık bizim depreme baktığımız gibi bakıyorlar olaya. Bombaları kontrol etme şansımız yok ama top kontrolümüz gayet iyi.
Noat Samisa'nın bu konuya paralel yazısı da okumaya değer.
Kurtuluş Savaşı ve 2.Dünya Savaşı sırasında yaşandığı rivayet edilen futbol hikayelerine daha bir inanasım var artık.
Diyeceğim o ki "Bir insan futbol oynamak istediği zaman dünyadaki bütün güçler onun futbol oynayabilmesi için elinden geleni yapar"
1 yorum:
hakkaten o ikinci dünya savaşında futbl hikayelerine inanıyorum. hatta bizim kurtuluş savaşı zamanında istanbul liglerinde olanlar, ingilizlerle yapılan maçlar. hepsi daha bi anlam kazanıyor.
Yorum Gönder