İlk yarıyı Çaykur Rizespor beraberliği ile kapattık. Seyircisiz oynadığımız Mersin maçını kazandıktan sonra görece güçlü kabul edeceğimiz bir takımdan, üstelik deplasmanda bir puan almış olmamız sevindirici. Tabii bu durumun sevindirici olduğunu yazmak hiç sevindirici değil hatta bendeniz için bir zul ama bu ahval ve şerait içinde sinekten yağ çıkarmamız gerekiyor maalesef.
Maçı izleyemediğimiz için herhangi birşey yazma şansımız yok. Rivayete göre gençlerimiz gayet iyi oynamışlar ve galibiyeti kaçıran taraf bizmişiz. Muhtemelen Kayseri Erciyes maçının bir kopyası olmuştur ki malumunuz gençlerimiz geçen bunca zamana rağmen özellikle son vuruş konusunda bir arpa boyu yol alabilmiş değiller. Bazen acaba haksızlık mı yapıyorum diye düşündüğüm oluyor ama Kaptan Serdar'ın performansını görünce diğerlerinden biraz daha fazlasını beklemek haksızlık olmamalı. Tecrübe kuşkusuz çok önemli bir faktör ama tek geçerli faktör değil ve bir genç oyuncu gençliğin vermesinin gerekli olduğu enerjiden bile mahrumsa daha başarılı olacağı başka sektörlerde şansını denemeye başlayabilir.
2.Yarı siyahtan beyaza dönmemiz biraz zor olsa da en azından grinin açık tonlarına geçiş yapacağız. Gerek Muammer Çelik'in başkan seçilmesiyle umutlanan camia, gerekse lisansların çıkıp daha iyi oyuncuların transfer edilecek olması bir ışık görmemiz için yeterli sebepler. Bazılarımız play-off hayalleri kurmaya başlamış olsa da ve gönlümüzden geçen pek tabii ki bu olsa da bir parça gerçekçi olursak bu yılı bir sonraki yıla Bank Asya Ligi'nde kalmış olarak devretmek yeterli olacak. Sonuçta Osman Bey Efendi başkan olarak devam etseydi bir değil iki yıl kaybetmiş olacaktık ki o da düşer düşmez çıkarsak.
Kötü günler geride kaldığına -en azından öyle olduğuna inandığımıza- göre artık çözülecek lisans sorunlarına ve ikinci yarı toplayacağımız puanlara konsantre olmaya başlayabiliriz. Kara göründü diye bağırasım geldi şimdi :)
Gençlere karşı yaptığım negatif eleştirileri bir de istatistikle destekleyeyim. Attığımız 12 golün 7'si Kaptan Serdar'dan, 2 tanesi Onur Alkan, 1 gol Uğur Daşdemir, 1 gol Gökhan Meral, 1 golde Harun Eren'den. Özellikle Gökhan Meral'in bu sayıyı çok yukarılara taşıma şansı vardı ama beceremedi. İlk günlerdeki toyluklarına hak veriyorum, 17 maç profesyonel bir futbolcu olmak yeterli bir zaman olmayabilir de ama bu fırsatı yakalamışsanız ve kendinizi göstermek için en fazla 34, bir ihtimal 17 maç hakkınız varsa yükselen bir ivme göstermek zorundasınız yoksa şu andan itibaren yüksek ihtimalle olacağı gibi kuru bir teşekkür, bir miktar da cep harçlığı ile uğurlanırsınız.
Gidişat nasıl olacak merakla bekliyoruz. Sonuçta genç oyunculardan işimize yarar denip kalacaklar da olacak ve onlar hakkındaki en sağlıklı kararı teknik ekip verecek. Umuyorum en doğru kararı verirler. İkinci yarı bir de teknik adam hataları ile uğraşmayız. Eldeki imkansızlıklar nedeniyle ne kadar ekmek o kadar köfte edebiyatı yapmak zorunda kaldığımız için Cihat Arslan'ın varlığı hiç sorgulanmadı ama önümüzdeki günlerde onun da sorumluluğu bir kat daha artmış olacak. Umarım biz de dahil herkes elinden geleni yapar ve kayıp yıl dediğimiz bu yılı en azından bir sonraki yıl oynayacak takımın şablonu oturmuş şekilde tamamlarız. 2011 yılına da çok farklı hayallerle "Efsane geri döndü korksun herkes" diyerek devam ederiz.
Bunların gerçekleşmesi için gerekli olan tek malzeme iyi niyetli ve zeki insanlardan oluşan bir yönetim ve arkalarında kale gibi sağlam duracak bir camia.
Kısacası an itibariyle herşey mevcut. Biraz zamanı da kattık mı biz bu "Yeşil Dev"i geri döndürürüz.
Çoktan başlamıştı ama şimdi daha gerçekçi olarak ve yüksek sesle söyleyebiliriz ki Kurtuluş Savaşı başlamıştır.
Gazamız mübarek ola!
0 yorum:
Yorum Gönder