Ersun Yanal Milli Takım'ın başında iken Hakan Şükür'ün sistemine uymadığını söylemiş, kıyamet kopmuştu. Sonuçta da Hakan uğruna kellesi alındı. Şimdilerde Fatih Terim'in oyuncu tercihleri de tartışılıyor. Özellikle Batuhan, Gökhan Ünal, Mehmet Yıldız'ı tercih edip Fatih Tekke'yi hiç düşünmüyor olması en büyük eleştiri konusu. Emre vakası zaten Lost teorilerine döndü. Emre'nin futbol oynayamadığını hepimiz görüyoruz, Fatih hocanın neden ve nasıl göremediğine de anlam veremiyoruz.
En az bunlar kadar önemli ama gözden kaçan bir başka konu da Fatih hocanın oyuncu seçimlerindeki özensizliği. Bir Milli Takım teknik direktörünün özenli davranıp davranmadığını nasıl anlayabiliriz? Ben bu konuda iki farklı kıstası kabul ederim. Birincisi istikrarlı bir kadro. Performans olarak Aurelio gibi istikrarlı oyunculardan kurulu ve kimin oynayacağı önceden tahmin edilebilen bir kadro uyum açısından bir adım öndedir ki bizim Milli Takımımızda böyle bir durum olmadığını biliyoruz. Birkaç oyuncu dışında kimin oynayacağı daha önemlisi nerede oynayacağı daha da önemlisi takımın hangi taktikle oynayacağını tahmin etmek neredeyse imkansız. Bu da demek oluyor ki Milli Takımımızın kadrosu seçilirken yine birkaç oyuncu hariç o dönem hangi oyuncu formda ise o çağırılıyor. Bu durumun da kabul edilebilecek bir yanı var. Ortaya çıkacak takım uyumsuz olacak olsa da yer alan oyuncular gün itibariyle en formda Türk oyuncular ve formda oyuncu formsuz oyuncudan iyidir diye bir genelleme ile olayı açıklamak mümkün ama bu "form" kriteri neye göre belirleniyor?
Fatih Terim'in Euro 96'ya götürdüğü takıma Vedat İnceefe'yi çağırması büyük bir sürpriz olmuştu. O yıl Vedat 2.Ligde D.Ç.Karabükspor forması giyiyordu ve kariyerinde hiç 1.Lig maçı oynamamıştı ama Fatih hoca ona güvendi. Vedat da harikalar yaratmış olmasa da yüzünü kara çıkarmadı. Buna benzer bir başka şaşırtıcı seçim de Euro 2000'de Mustafa Denizli'den gelmişti. Denizli tek bir Türkçe kelime bilmeyen ve İngiliz Milli Takımı ile Türk Milli Takımı arasında bir dönem kararsız kalıp sonrasında Türkiye'de oynamayı tercih eden Mustafa İzzet'i Milli Takım'a davet etti. Muzzy görev yaptığı maçlarda etkili olamadı, sonrasında da birkaç maçın ardından bir daha Milli formayı göremedi.
Terim'in bu görev döneminde Anadolu kulüplerinden çağırdığı oyuncuların ortak bir özelliği var. Son olarak Denizlispor'lu Çağlar Birinci görev yaptı. Çağlar 23.08.2008 tarihinde Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray'a karşı forma giymişti. 10.09.2008 tarihindeki Belçika maçında ise sahadaydı. Bunun rastlantı olmadığını kanıtlayacak birçok örnek mevcut. Bilgiler Uğur Meleke'den alıntıdır.
"Mustafa Sarp... 18 Şubat 2006’da yıldızlaşıp 1
de gol attığı Ankaraspor-Fenerbahçe maçından sonra Çek Cumhuriyeti ile
yapılacak özel müsabaka için ilk kez A Milli Takıma çağırıldı. O gün
kulübede oturdu, bugün itibariyle de A Milli Takım formasını 1 dakika
bile giyebilmiş değil...
Baki Mercimek... 1-9 Nisan 2006’da Gençlerbirliği, G.Saray ve
Trabzonspor’la karşılaştıktan sonra Baki ilk kez A Milli Takıma
çağırıldı. Azerbaycan’a karşı oynadığı bu müsabaka, genç oyuncunun ilk
ve son A milli maçı oldu.
Giray Kaçar... 23 Ocak 2008’de G.Oftaş formasıyla G.Saray’ı 3-0 mağlup
ettikleri ve 90 dakika başarıyla forma giydiği mücadeleden sonra ilk
kez İsveç’le oynanacak hazırlık maçı için Milli Takıma çağırıldı. O da
ay-yıldızlı formayla henüz sahaya çıkamamış durumda.
Emre Toraman... 19 ve 26 Mart 2006’da K.Erciyes formasıyla G.Saray
ve Trabzon’a karşı oynadığı başarılı futbol ona ilk A Milli davetini
getirdi. Emre Toraman da, bir sonraki hafta Azerbaycan karşısında 7
dakika A Milli olma fırsatını, ilk ve son kez buldu...
Mehmet Polat ve Uğur Kavuk... Süper Lig 2008-09 sezonu ilk
haftasında Fenerbahçe ve Beşiktaş’a karşı gösterdikleri başarılı
performanslarla Ermenistan ve Belçika ile karşılaşacak A Milli Takım
kadrosuna davet edildiler. 6-10 Eylül’de hiç forma giyemedikleri gibi,
bugünkü A milli takım kadrosunda da gözükmüyorlar.
Ve Turgay Bahadır... Pazar gecesi Fenerbahçe’ye karşı gösterdiği
başarılı performansın ardından Türkiye A Milli Takımı’na çağırıldı.
Daha önce Avusturya U21’de oynamıştı, ama 24 yaşında olmasına rağmen
herhangi bir A milli takımda sahaya çıkmadığı için ay-yıldızlı forma
ile mücadele edebilecek"
Bu kategoriye yetenekleri ve karakteri gözden kaçmış bir oyuncu olmasa da son Galatasaray maçında üst düzey bir futbol sergileyen Yusuf Şimşek'i de ekleyebiliriz.
Görüldüğü üzere yetenekleri her ne olursa olsun bir Anadolu takımı futbolcusunun Milli Takım daveti almasının ilk gereği Lig TV'de arz-ı endam etmesi. Fatih hocamız gerçek futbolcu televizyonda belli olur felsefesini savunuyor olmalı. Pozisyon tekrarlarından daha rahat analiz yapıyor olabilir -yersek-.
Demek istediğim kesinlikle neden Anadolu takımlarından futbolcu çağırılmıyor değil. Örneğin kendi taraftarı olduğum Kocaelispor'dan Serdar Kulbilge Milli Takıma çağırıldı ama şu anda Milli formayı kesinlikle hak etmiyor, çizgiyi terk etme konusunda çok ciddi sıkıntıları var. Memlekette kaleci yetişmiyor olmasının kaymağını yiyiyor sadece. Belirtmiş olduğum gibi istikrarlı bir kadroya da sadece formda oyunculardan kurulu bir takıma da saygı duyuyorum ama maçlarını Lig TV'nin yayınlamadığı bir Anadolu kulübü futbolcusu, şansına yakın dönemde 4 takımdan biri ile maçları da yoksa formda olduğunu nasıl kanıtlayabilir sorusu geliyor aklıma. Bunun ardından nihai düşüncem de demek ki Terim'in seçtiği Milli Takım seçilebilecek en iyi Milli Takım değil oluyor. Ibiseviç'in hikayesinde kendisinin ABD'de iken Bosna-Hersek Ümit Milli Takımı'na çağırıldığını söylemiştik. Bizim Milli Takımımız için de daha özenli ve daha geniş çaplı bir araştırma yapılması gerekiyor, bunu yapacak heyecan kaybolduysa da hem federasyon yetkilileri hem de teknik adam(lar) anlamında sorumlulara teşekkür etmek gerekiyor. Mesut Özil, Serdar Taşçı gibi isimlere hiç girmiyorum, daha iç kanamayı çözememişiz Alamanya neyimize?
0 yorum:
Yorum Gönder