Bu yıl mevcut format ile yapılacak son UEFA Kupası organizasyonu olacak. Şampiyonlar Ligi'nden gelecek 8 takımın da kalbur üstü ekipler olacağını düşünürsek bu yılki organizasyona katılan takımların önceki yıllara oranla daha kaliteli olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tam sonunda kupaya benzemiş iken tekrar format değişecek ama hiçbirimizin içine sinmeyen demode, Intertoto zamanından kalma bu formattan daha iyi olacağı kesin.
A Grubu Atletico mağduru Schalke ve artık arenada biz de varız diyen Manchester City'yi bir araya getirdi. İlk 3 için en şanslı iki takım belli. Racing fikstür azizliği ile bu sezona istediği gibi başlayamadı. La Liga'nın ilk 4 haftasında Sevilla, Barça, Real Madrid ve Villareal ile karşılaştılar. Sıralamada 14. olmaları yanıltıcı olabilir. Real'den kiralanan Garay, Atletico Madrid'den kiralık Valera, orta sahada Luccin, hücumda Munitis ve hangi ülke vatandaşı olduğunu kendisinin de bilmediği Mohamed Tchite dikkat çeken isimler. İngilizlerin vatan haini bellediği Steve McClaren yönetimindeki Twente, Fransız Rennes eşleşmesinden 2-1 ve 1-0 ile üstün çıkmayı bilmişti ama bu grupta işleri zor olacak. PSG hakkında yorum bile yapmaya gerek yok. Kezman'ın orasına burasına çarpacak toplar haricinde gol bile atmaları zor bana kalırsa.
B Grubunda Galatasaray çetin cevizler ile karşılaşacak. İlk bakışta Benfica ve Olympiakos şanslı görünüyor. 3.sıra için diğer 3 takımın da şansı eşit diyebiliriz. Metalist'in Beşiktaş maçlarını izlememiş olsaydık eminim grubun kolay lokması yorumunu yapardık ama şimdi temkinli yaklaşmak durumundayız. Galatasaray'ın Metalist maçını İstanbul'da oynayacak olması avantaj, diğerleri içeride dışarıda çok farklı oynayan ekipler değiller, zaten belli bir kalitenin üstündeler. Galatasaray'ın ne yapabileceğini tahmin etmek çok zor ama vasat bir oyun oynarlarsa benim bu gruptaki sonunculuk adayım Bundesliga'dan geliyor olmasına rağmen Hertha Berlin. Kadrosunda Friedrich, Cicero, Pantelic, Voronin, Josip Simunic, Kacar gibi kaliteli isimler olsa da bir türlü dikiş tutturabilmiş değiller. Bundesliga'da geçtiğimiz yılı 10.sırada tamamladılar. Danimarkalı FC Nordsjælland ve Manchester City ile birlikte Fair Play sıralaması kontenjanından UEFA Kupası'na katılma hakkı elde ettiler. City 2003 yılında da aynı kontenjandan faydalanmıştı.
Yeri gelmişken Fair Play sıralaması ile ilgili birkaç bilgi verelim. Bu sıralamada genellikle İskandinav ülkeleri dikkat çekiyor. Sıralama sadece sarı ve kırmızı kartlar değil, rakibe ve hakeme saygı, pozitif oyun (oyunu hızlandırma, atak futbol, saha içi centilmenlik vb.) hatta tribün atmosferi gibi kriterlerden oluşuyor. Yani hakem ve gözlemci raporları da bu sıralamada etkili, gözlemi yapanlar da resmi UEFA delegeleri. Bu kriterler ile en centilmen üç lig belirleniyor ve bu liglerden birer takım UEFA Kupası'na katılma hakkı elde ediyor.
Aklımıza gelen ilk soru peki bu sıralamadan bizim faydalanma şansımız yok mu? Neden yeni duyuyoruz? Geçtiğimiz yıl Türkiye'nin 67 Milli ve Lig maçı gözlemlenmiş. Kriterlere göre aldığımız toplam puan 7.65 ve hiç şaşırtıcı olmayan bir sonuç ile 53 ülke arasında 43.sıradayız. Kısacası daha çok bekleriz. Ligi düzeltsek Milli Takımı ne yapacağız? Fatih hocamız haklı ya da haksız rakip kulübeye top atmaya devam ettiği sürece biz ancak 2008'de olduğu gibi Andorra, San Marino, Lihtenştayn, Lüksemburg, Makedonya, Bosna-Hersek, Gürcistan, Malta, Arnavutluk ve Azerbaycan'ı geride bırakabiliriz. Bu yıla da soruşturma ile başlayan bir hocamız var, dolayısıyla 53.sıraya kadar gerilememiz de mümkün, zaten anormal bir puan farkı da yok.
Tekrar gruba dönersek daha önce de belirttiğim gibi Benfica sadece grubun değil kupanın da favorilerinden biri. Quim, Reyes, Katsouranis, Pablo Aimar, Binya, Cardozo, Nuno Gomes ve David Suazo gibi isimler bu düşünce için fazlasıyla yeterli. Olympiakos ise Anorthosis faciasından sonra toparlanma peşinde ve kendi liglerine de iyi başladılar.
C Grubunda Fenerbahçe'ye elenip UEFA yolunu tutan Partizan bulunuyor ama bu grubun Fenerbahçe'nin ŞL grubundan pek de farkı yok. Sevilla, Stuttgart ve Sampdoria başabaş maçlar çıkaracaklar. Önce Liverpool'u sallayan daha sonra Everton'ı yıkan Standard Liege de dikkat edilmesi gereken takımlardan biri. Bu gruptan çok güzel maçlar çıkacak.
D Grubu nispeten zayıf bir grup. Udinese şanslı görünüyor. Tottenham'ın çok kötü bir dönem geçirdiğini düşünürsek ikinci ve üçüncü sıralar için diğer 4 takım da şanslı diyebiliriz. Pavlyuchenko'yu kaybetmiş olmasına rağmen Spartak ve Cluj-Steaua Bükreş ile birlikte bu yılın dikkat çekici Romen takımlarından biri olan Dinamo Bükreş'i eleyip gelen Nijmegen bir adım önde.
E Grubunda ilk dikkat çeken takım tabii ki Milan. Felix Magath yönetimindeki Wolfsburg ve bu yıl Traore, Crouch gibi sağlam transferler yapan Redknapp'ın Portsmouth'u ikincilik için en şanslı ekipler.
F Grubunda büyük bir sürpriz -daha- olmazsa Hamburg, Ajax ve Aston Villa'nın ilk üç sırası garanti gibi. Eleme maçları dönemine kadar kupaya ısınacaklar.
G Grubunda La Liga'da müthiş bir performans sergileyen Valencia liderliği alacaktır. St.Etienne'nin de ikinci sırayı alması muhtemel. Üçüncü sıra için iki İskandinav ve Brugge çarpışacak, sağ kalan yoluna devam edecek.
H Grubunda da güç dengeleri birbirine yakın. Grubun en zayıf takımı gibi görünen Lech Poznan da küçümsenecek bir takım değil. İkinci ön eleme turunda Grasshoppers'ı 6-0 yenmeyi başarmışlardı. Bir başka Polonyalı Krakow'da ŞL ön elemesinde Barça'yı mağlup etmişti. O bölgede de futbol adına bir yükselme söz konusu. Zaten açıkçası bu yıl bizim dışımızda bütün Avrupa futbolunda bir yükselme var. Güney Kıbrıs'tan Belarus'a kadar bütün ülkeler hem Milli hem de kulüp takımları bazında bir aşama kaydetmiş durumdalar. Allah sonumuzu hayır etsin.
0 yorum:
Yorum Gönder